Çek Cumhuriyeti’nin başkenti ve en büyük şehri olan Prag, geçmişte Çekoslovakya’nın da başkentiydi. Orta Bohemya’da Vltava Nehri’nin üzerinde yer alır.
11. ve 18. yüzyıllar arasında inşa edilen Eski Şehir Prag, Küçük Kasaba ve Yeni Kent, Orta Çağ’dan bu yana bu şehrin sahip olduğu büyük mimari ve kültürel etkiyi anlatmaktadır. Prag’ın bir özelliği de II. Dünya Savaşı’nda pek zarar görmemiş olmasıdır. Bu sayede birçok tarihi ev ve mekanı barındırır. Hradcani Kalesi, St. Vitus Katedrali, Charles Köprüsü ve çok sayıda kilise ve saray gibi birçok görkemli anıt Prag’ın önemli eserleri arasındadır.
Prag’ın Tarihi Merkezi
Prag’ın Tarihi Merkezi, Orta Çağ’dan günümüze sürekli kentsel büyüme sürecini hayranlıkla göstermektedir. Orta Avrupa’nın 14. yüzyıldan itibaren siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel gelişimindeki önemli rolü ve mimari ve sanatsal geleneklerinin zenginliği, Orta ve Doğu Avrupa’nın çoğunun kentsel gelişimi için önemli bir model olduğunu göstermiştir.
Prag, geniş bir kitle tarafından dünyanın en güzel şehirlerinden biri olarak gösterilir. Prag “Altın Şehir”, “Doksanların Sol Bankası”, “Masal Şehri”, “Şehirlerin Anası” ve “Avrupa’nın Kalbi” gibi isimlerle de anılır.
Prag, hem bireysel anıtları hem de şehir manzarası açısından ve dünyaca ünlü olan biri olarak, olağanüstü kalitede bir kentsel mimari topluluktur. Prag’ın tarihi merkezi yüksek özgünlüktedir. Bin yıldan fazla bir süredir organik bir kentsel gelişmeyi temsil ediyor.
Çek Cumhuriyeti’nin başkenti Prag şehrinde yer alan Prag Tarihi Merkezi, 1992 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası olarak kabul edilmiştir.